Türkiye çapında en büyük, yine TÜPRAŞ olurken, Bursa’nın en büyüğü olarak bu yıl da Oyak-Renault birinciliği kaptırmadı.
Büyüklük sıralaması neye göre yapılıyor derseniz,
Yarattığı iş gücü,
Ciro büyüklüğü,
İhracat katkısı
Gibi nicelikler kriter olmaktadır.
Yarattığı iş gücünü bilemem ama cirolar ve ihracat tam gaz devam ediyor.
Özellikle Tüpraş yeni yatırımlarını bitirmenin verdiği canlılıkla iyi gidiyor.
Kamuoyunun yakından tanıdığı üzere, Tüpraş’ın devasa bir yatırımı geçtiğimiz sene başında devreye alınmıştı. Bu durum yüksek bir katma değere işaret etmekte…
Söz konusu yatırımın tutarı 3 milyar Euro civarında gerçekleşti.
Otomotivde ise işler bozuk gibi görünse de öyle değil. Araç ihracatı geçen seneye göre tüm sektörde yüzde 28 yükseldi.
Hele ki Euro kurunun bu denli yüksek seyrettiği günümüzde, ihracatın büyük bölümünün Avrupa Bölgesine yapıldığını dikkate alırsanız, ciroların çok rahatlıkla katlanacağından emin olabilirsiniz.
Bunun haricinde, araç fiyatları Euro kurundaki yükseliş bahane edilerek çok yüklü zamlara maruz kalmıştı. En basit gamda bir araç bile, 3 yıl öncesinin araba fiyatlarını baz aldığımızda, orta gamdaki konforda araba fiyatlarına eşit. Sanayisi otomotiv üzerine ciddi olarak dayalı olan Bursa için çok da sürdürülebilir değil.
Öte yandan, lüks araç satışlarının yükselen dolar ve Euro kuruna rağmen patlaması, gerçek bir krizin ön ayak sesleridir.
Geçmiş krizleri inceleyin, ölçün biçin…
Yazdıklarıma hak vereceksiniz.
Lüks tüketim yükselmesi aslında, paranın rotasının şaşırmasına ve köpük olan bol kazançlı devrin son demlerinin yaşandığına işarettir.
Ekonomik aktivitenin gittikçe düşmesi ve deflasyon,
ABD faiz artırımıyla birlikte ülkemizden şok döviz çıkışı.
Bunların hepsini olasılık sırasına göre belirttim. Bu örnekler artırılabilir.
PİYASALARIN DURUMU
Haftalık endekse baktığımızda, iç açıcı bir tablo göremiyoruz. Borsa siyasi belirsizlikten çok etkileniyor. Bu durumu en çok ülke risk primi olan CDS değerinden görebiliyoruz.
230 değerlerine ulaşmış bir ülke risk primi bizi her tür piyasaya karşı olumsuz ayrıştırıyor.
Mesela;
Faizler yeniden çift hane,
Borsa sürünüyor,
Döviz yeni rekorlar peşinde.
Buna karşın gırtlağına kadar döviz borçlusu firmaları düşünün…
Bu durumda yeni batışların oluşması kaçınılmaz ve elbette bu şartlarda esnaf ve sanayicinin üzerine karamsarlık çöker.
Bu çok normaldir.
Korkarım ki yeni hükümet kurulduğunda da bu durum hemen düzelmeyecek gibi duruyor.
Çünkü masada,
ABD faiz artırımı durmaya devam edecek.
Tozlu raflardan da “koalisyon durumunda piyasa yönetimi” konusu gün yüzüne çıkacak.
Eh ne yapalım. Biz de yeni bir denge ve stabilite oluşana kadar konumumuzu koruruz. Bu tür zamanlarda kimse net öneriler veremez, bilgiler ve durum anlık olarak değişir.
Bu dönemler için en güzeli “belirsizlik konjonktürde yatırım” konulu eğitim almak en çıkar yol olabilir… Tabii yatırımcılar için, sade vatandaş mecbur bekleyip bu dönemin geçmesini bekleyecek.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Özgür Cihan BERK
En büyükler belli oldu(!)
Aslında en büyükler hiç değişmedi ki…
Türkiye çapında en büyük, yine TÜPRAŞ olurken, Bursa’nın en büyüğü olarak bu yıl da Oyak-Renault birinciliği kaptırmadı.
Büyüklük sıralaması neye göre yapılıyor derseniz,
Yarattığı iş gücü,
Ciro büyüklüğü,
İhracat katkısı
Gibi nicelikler kriter olmaktadır.
Yarattığı iş gücünü bilemem ama cirolar ve ihracat tam gaz devam ediyor.
Özellikle Tüpraş yeni yatırımlarını bitirmenin verdiği canlılıkla iyi gidiyor.
Kamuoyunun yakından tanıdığı üzere, Tüpraş’ın devasa bir yatırımı geçtiğimiz sene başında devreye alınmıştı. Bu durum yüksek bir katma değere işaret etmekte…
Söz konusu yatırımın tutarı 3 milyar Euro civarında gerçekleşti.
Otomotivde ise işler bozuk gibi görünse de öyle değil. Araç ihracatı geçen seneye göre tüm sektörde yüzde 28 yükseldi.
Hele ki Euro kurunun bu denli yüksek seyrettiği günümüzde, ihracatın büyük bölümünün Avrupa Bölgesine yapıldığını dikkate alırsanız, ciroların çok rahatlıkla katlanacağından emin olabilirsiniz.
Bunun haricinde, araç fiyatları Euro kurundaki yükseliş bahane edilerek çok yüklü zamlara maruz kalmıştı. En basit gamda bir araç bile, 3 yıl öncesinin araba fiyatlarını baz aldığımızda, orta gamdaki konforda araba fiyatlarına eşit. Sanayisi otomotiv üzerine ciddi olarak dayalı olan Bursa için çok da sürdürülebilir değil.
Öte yandan, lüks araç satışlarının yükselen dolar ve Euro kuruna rağmen patlaması, gerçek bir krizin ön ayak sesleridir.
Geçmiş krizleri inceleyin, ölçün biçin…
Yazdıklarıma hak vereceksiniz.
Lüks tüketim yükselmesi aslında, paranın rotasının şaşırmasına ve köpük olan bol kazançlı devrin son demlerinin yaşandığına işarettir.
Balon cidden büyümektedir, balonu patlatacak olan tetikleyici hamle gelebilecek açıkları sıralamak mümkün:
Emlak balonunun patlaması,
Olası bir siyasi krizin, mali krize evrilmesi,
Cari açığın dizginlenememesi,
Ekonomik aktivitenin gittikçe düşmesi ve deflasyon,
ABD faiz artırımıyla birlikte ülkemizden şok döviz çıkışı.
Bunların hepsini olasılık sırasına göre belirttim. Bu örnekler artırılabilir.
PİYASALARIN DURUMU
Haftalık endekse baktığımızda, iç açıcı bir tablo göremiyoruz. Borsa siyasi belirsizlikten çok etkileniyor. Bu durumu en çok ülke risk primi olan CDS değerinden görebiliyoruz.
230 değerlerine ulaşmış bir ülke risk primi bizi her tür piyasaya karşı olumsuz ayrıştırıyor.
Mesela;
Faizler yeniden çift hane,
Borsa sürünüyor,
Döviz yeni rekorlar peşinde.
Buna karşın gırtlağına kadar döviz borçlusu firmaları düşünün…
Bu durumda yeni batışların oluşması kaçınılmaz ve elbette bu şartlarda esnaf ve sanayicinin üzerine karamsarlık çöker.
Bu çok normaldir.
Korkarım ki yeni hükümet kurulduğunda da bu durum hemen düzelmeyecek gibi duruyor.
Çünkü masada,
ABD faiz artırımı durmaya devam edecek.
Tozlu raflardan da “koalisyon durumunda piyasa yönetimi” konusu gün yüzüne çıkacak.
Eh ne yapalım. Biz de yeni bir denge ve stabilite oluşana kadar konumumuzu koruruz. Bu tür zamanlarda kimse net öneriler veremez, bilgiler ve durum anlık olarak değişir.
Bu dönemler için en güzeli “belirsizlik konjonktürde yatırım” konulu eğitim almak en çıkar yol olabilir… Tabii yatırımcılar için, sade vatandaş mecbur bekleyip bu dönemin geçmesini bekleyecek.